Kaan Sekban - Tebrikler Kovuldunuz!

Kaan Sekban’ın “Tebrikler Kovuldunuz!” kitabını bilirsiniz. Hayallerine düşen Kaan’ın hikayesi etkileyici. Ancak ben diğer tarafına, beyaz yakalıların iş ortamındaki açmazlarına daha çok kulak kesildim. İş dünyasını daha verimli, daha keyifli ve tatmin edici kılabileceğimize inancım, kitaptaki ipuçları peşine düşürdü beni. Kitabın bendeki yansımasını paylaşmak istedim.

HAYAL KIRIKLIKLARI

Beyaz yakalılar çok büyük heves ve istekle yeni işlerine veya yeni görevlerine başlıyor. Ancak büyük çoğunluk hayal kırıklığı ile yüzleşmek durumunda kalıyor. Bu durumun iş sonuçlarına, özel hayata, ruh ve beden sağlığına etkilerinin büyük olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek.  Hayal kırıklıklarının kaynağına neler var? İnsanlar nasıl bir işte çalışmak istediklerini bilmedikleri için mi? Doğru insanlar doğru işe seçilemediği için mi? İnsanlar vizyonlarının ve yaşam amaçlarının farkında olmadıkları için mi? Yoksa kendi hayatları ve kararları ile ilgili sorumlulukları yüklen(e)medikleri için mi? Eğitim sistemimiz bizi hayata değil çoktan seçmeli sınavlara hazırladığı için mi? Şirket yönetimi tarafına baktığımızda, yöneticiler çalışanlara alan bırakmadıkları, değerlerini hiçe saydıkları, çalışanlara değer vermedikleri, kendi doğrularını dayattıkları için mi? İnsan odağı – iş odağı terazisinde iş sonuçlarının ağır basmasının iş dünyasının normu haline gelmesi mi? Yoksa bunların hepsi mi? Bu soruların cevaplarını birileri bizim için vermeyecek. Hayatımızın ve işimizin sorumluluğunu alıp, her seviyede çalışan olarak bu sorulara içten cevaplar vermeye çalışmalıyız. Deneyimli ve yönetici seviyesindeki insanların sorumluluğunun bu anlamda biraz daha fazla olduğunu düşündüğümü paylaşmadan geçemeyeceğim.

YÖNETİCİ – LİDER PARADOKSU

Günümüzde yöneticilerin diğer insanlara “becerikli” bir şekilde hükmedebilen bireylerden seçilmesi bence beyaz yaka dünyasının kanayan yarası. Bu hükmeden, tahakkümcü anlayış kendisi gibileri yönetici yaparken daha naif kesimi canından bezdiriyor. Bu noktadan sonra, şirkete bağlılığını kaybetmiş insanları kazanmak için havalı isimleri olan kişisel gelişim programlarının etkili olamayacağı açık. Yöneticilere tavsiyem, çalışanların motivasyonu ve mutluluğu için yapmayı planladıklarınızı şimdilik bir kenara koyun. Işıkları kendiniz ve yönetici ekibinize çevirin. Bakalım neler göreceksiniz?

İYİ İNSAN

Kitabı okurken, iyi bir çalışan, iyi bir lider, iyi bir yönetici olmadan önce İYİ İNSAN olmalı diye düşündüm. (Bu günlerde bu ihtiyacı ne çok hissediyoruz. Öldürülen akademisyen Ceren Damar’ın eşi de iyi insan olmaktan dem vurmuştu hüzünlü ve anlamlı konuşmasında.) İyi insan nasıldır diye kendime sorduğumda ilk aklıma gelenler:

  • Kendisinin ve değerlerinin farkında olan
  • Kendisini geliştirebilen, değiştirebilen
  • Kendisine ve diğer insanlara değer veren
  • Dürüst
  • Vicdanlı
  • Adil
  • Duyarlı
  • Çalışkan, üretken
  • Yaptıklarının sorumluluğunu üstlenen
  • Yargılamayan, anlamaya çalışan
  • Örnek olan
  • Yakınmayan, çözüm üreten
  • Gören, Duyan, Hisseden
İyi insan olmak deyince aklınıza gelenleri siz de bir yere yazın. Bu listedeki kavramlarla kendinizi test ettiğimizde nasıl bir sonuçla karşılaşırsınız?